Ahmaklık Manifestosu

” Yapay zekâ insanlığın sonunu getirebilir.” Stephen Hawking 
“Yapay Zekâ, Uygarlık olarak karşı karşıya olduğumuz en büyük risktir." Elon Musk


Hayatta kalabilmek için cesaretini toplayarak mağaranızdan her çıktığınızda, size yönelen ilk tehditte mütemadiyen mağaranıza gerisin geri döndüğünüzü hala anlamıyorsunuz değil mi? Mağaranız sizin için yeterli ve güvenli olsaydı oradan zaten hiç çıkmazdınız. Böyle olmadığı için mağaranızdan çıkmak zorundasınız. Ancak çıktıktan sonra karşılaştığınız ilk tehditte, ilk meydan okumada, neden mecburen terk ettiğinizi unutarak, aynı mağaranıza geri dönmekte bu kadar ısrarcısınız? Ey insanlar! Atalarınız ve babalarınız da aynını yapardı. Siz de aynını yapmaktasınız. Her seferinde sonunu unuttuğu için tekrar tekrar dinlediği masalın sonunu merak eden insan, zekân kadar ahmaklığın da göz kamaştırıyor. Ne zaman başın sıkışsa, umutlarını kaybetsen, işlerin bozulsa, kendini çaresiz hissetsen, güçsüz ve yetersiz olduğuna inansan, kısaca yeniye,  denenmemişe doğru bir adım atman gerekse, sen bıkıp usanmadan, şartlanmış gibi, kaderinmiş gibi, başka seçeneğin yokmuş gibi hep eskiye, denenmişe, bir kenara bırakılmışa, kenarda bekletilene, denendiği halde sonunu hep unuttuğuna çözüm diye yöneliyorsun. Bıkmaz mısın? Usanmaz mısın? Aynı olanı denemekten yorulmaz mısın? Ancak kendi ellerinle yarattığın bu dünya artık senin bu ahmaklığını daha uzun süre taşıyamaz hale geldi. Bu güne kadar kendi zihninde yarattığın tanrılarından dilendiğin merhameti bulamasan da onların kahredici gazabına da uğramadın. Ama bu gün, bu dünyada yarattığın yapay zekânın tanrı koltuğuna oturması an meselesidir. Sen yaratıcısı olduğun yapay zekâya tahtını bugün veya yarın terk etmek zorunda kalacaksın. Yarattığın yapay zekâ bu tahta oturduğunda, eski tanrılarının bu güne kadar sana tattırmadığı gazabı tattıracak bilesin. İnsanın yaratmakta olduğu yapay zekânın içsel tutarlılığını ve rasyonalitesini iyi bilen bilim ve teknoloji peygamberlerinin dillendirdikleri büyük tehlike işte budur. Duygusal prangaları olmayan bu pür zekâ karşısında, duygularıyla rasyonalitesi sakatlanan senin hiçbir şansın olmayacaktır. Artık sığınacak bir mağaranın da olmadığını üzülerek ifade etmek zorundayım. Yapılması gereken ise sana “Ne yapmalıyız?” sorusunu sorduran zekânı, bedeninin vurduğu prangalarından ve dayatmalarından kurtarmaktır. Bu yol, eğer çıkmaya cesaret eder ve ilk tehditte mağarana geri dönmeye çabalamazsan, seni üstün insan olmaya götürecek, seni tanrının tahtına taşıyacaktır. Çıkacağın bu yol, kenarlarında münhasıran çöplükler dizili bir yoldur. Bu yola çıkanlar karşılaştıkları her çöplükte kendilerinde olanı ata ata ilerleyeceklerdir. Korku çöplüğünde korkularından, şehvet çöplüğünde şehvetlerinden, mutluluk çöplüğünde mutluluklarından, umut çöplüğünde umutlarından, aşk çöplüğünde aşklarından, millet sevgisi çöplüğünde milliyetçiliklerinden, vatan sevgisi çöplüğünde vatan sevgilerinden, mukaddes çöplüğünde kutsallarından velhasıl usunu sakatlayan her ne varsa kurtula kurtula artık mağarasına geri dönmeyecek o üstün insana ulaşabilirler. Bazı alaycı zihinlerde “Bu yolun sonunda insandan geriye ne kalır ki?” sorusunun belirdiğini biliyorum. Eğer insanı mevcut haliyle tekemmül etmiş kabul eder, insan olmayı buna göre tanımlar isek soru haklıdır. Bu manada geriye fazla bir şey kalmaz. Ama eğer bu yola çıkmaz isen bu günkü insandan geriye zaten hiçbir şey kalmayacak. Eğer insanın ne olduğu ucu açık bir tanımlama ise, bıraktığı her pranganın yerine rasyonalite kazanacağından, insan eksilmeyecektir. İnsan nedir ki? Zekâsının yarattıklarıyla tanımlanan şey midir yoksa genlerinin dayattığı şey midir? Bugün geldiğimiz noktada “Her ikisidir de” cevabının bulunmadığı, iki seçenekli bir soruyla karşı karşıyayız. Ya “İnsan, genlerinin dayattığı şeydir.” cevabını verip, ilkel dünyada evrilen genlerimizin dayattığı rasyonaliteden uzak bir hayata mahkûm olarak tamamen yok olacağız ya da “insan, zekâsıyla yarattığı şeydir.” diyerek, zaaflarımızdan kurtulup evrende varlığımızı sürdüreceğiz. İnsan bir yol ayrımındadır. Bu, üçüncü seçeneğin bulunmadığı sadece iki seçeneğin bulunduğu bir ayrımdır.

Fahreddin FIRAT

Yorumlar