Karadelikle Göz Göze- Kaptan Zalu'nun Uzay Maceraları 1. Bölüm
“Bu mesaj acil yardım çağrısıdır.
Öncü-1 keşif gemisinden gönderilmiştir. Ben, kaptan Zalu. Karakapan yıldız sisteminde keşif
görevini yapmakta olan gemimiz tanımlayamadığımız bir nedenden dolayı sistem
yörüngesi içerisinde hareketsiz kalmıştır. Boyutaçıcı motorlarımız
çalışmamakta, haberleşme ağımız tamamen kullanılamaz haldedir. Seyrü sefer
sistemimiz susmuş durumdadır. Bu bir saldırı olabilir ya da daha önce yeri
işaretlenmemiş bir negatif enerji bataklığına saplanmış olabiliriz. Dev bir ahtapotun kollarına düşen eski çağ
gemileri gibi gemimiz sanki görülmeyen, tanımlanamayan, bizimle iletişime
geçmeyen ve amacının ne olduğunu bilemediğimiz bir güç tarafından bulunduğumuz
uzay noktada adeta çivilenmiştir. Kaderimizin getireceklerini bekler
durumdayız. Karakapan yıldız sisteminin dış yörüngesini geçtikten sonra
elektronik sistemlerimizde kaynağını tespit edemediğimiz sapmalar belirledik.”
Kaptan başını kaleminin altındaki kâğıttan kaldırdı. Cızırtıyla açılan kapı, karşısındaki
menfezden ipe dizili boncuk gibi duran yıldızları seyredişini kesti. İçeri
giren genç adam hafifçe başını eğerek kaptanı selamladıktan sonra “Kaptan,
mekik hazırlandı. “ dedi. Kaptan elindeki kâğıda baktı.
“Mesajı tamamlamak üzereyim.”
Kerim yaklaştı. Gözü kâğıttaki
yazılara takıldı. İkinci Kaptanının yazdıklarına baktığını fark eden kaptan
“Uzun zaman oldu yazmayalı. Kim
düşünebilirdi ki, bir gün uzayın bir köşesinde hapsedildiğimizde kâğıt kalemle
yardım çağrısı yazacağım. Yardım mesajını yazdığı kâğıdı şişeye koyarak
okyanusa bırakan adam gibiyiz. Mahkûm olduğumuz bu yerden kurtuluşumuz karadeliğin
bizi yutmasından önce şişenin birileri tarafından bulunmasına bağlı.”
Kaptanın yüzünde alaycı bir
tebessüm belirdi. Kerim teselli edici bir ses tonuyla
“İşe yarayacak Kaptan buna
inanıyorum. En basit çözümler bazen en etkili olanlarıdır.”
Kaptan başını yana eğerek pek de
umutlu olmadığını gösterdi
“Mesajı tamamlayıp getireceğim.” dedi.
Kerim belli belirsiz bir baş hareketiyle
çıkması gerektiğini anladığını gösterdi. Cızırdayan kapı kapandığında ana
kumanda odası yine eski sessizliğine büründü. Kaptan yazmaya devam etti.
“Savunma sistemlerimizden hiçbir saldırı uyarısı almadık.
Bu mesajı alıp bize yardıma geleceklerin bilmesi gereken önemli bir durum daha
var. İçine düştüğümüz şey her neyse sadece sistemlerimizi etkilemedi. Benliğimin
bölündüğünü düşündüren bir zihin karmaşası yaşıyorum. Karar verememe ve zihinsel
bulanıklık, çelişkili düşünceler… Zihnimde süren bir kavga var. Kontrolümü
kaybetmekten korkuyorum. Eğer bizi bulursanız, bulduğunuzun biz olup
olmayacağından emin değilim. Yaşam desteğimiz sınırlı. Sistemin merkezindeki karadeliğin
üzerimizdeki çekim gücünü ölçemiyoruz ve ne kadar vaktimizin olduğunu tahmin
edemiyoruz.“ Kaptan derin bir nefes bıraktıktan sonra kâğıdı katlayarak kırmızı
bir çantanın içine koydu ve odadan çıktı. Koridorda gelmekte olan ikinci kaptan
Kerim ile karşılaştı. Kerim telaşlıydı.
“Manyetik kalkan zayıflıyor. Eğer devre dışı kalırsa mekiği
de fırlatamayabiliriz.”
Kaptan elindeki çantayı göstererek “ Tamam mesaj hazır.”
dedi.
Her ikisi de koşmaya başladılar.
Mekik odasına hızla giren kaptan önünde beliren kan izlerine
basmamak için odada zikzaklar çizerek kendini yavaşlattı. Kaptanın gelmesiyle
mekiğin önünde bulunan iki kişi çekilerek yer açtı. Kaptan Kerim‘ın gözlerine bakarak açıklama
beklediğini belli ediyordu. Kerim sakin bir ses tonuyla “Bizler iyiyiz.” dedi.
Kaptan yerdeki kan izlerine bakarken Kerim devam etti.
“Bizi etkileyen her neyse göndereceğimiz mekiği de
etkilememesi için yıldız yörüngelerini aşana kadar sefer sistemlerinin
çalıştırılmaması gerekmektedir. Bu nedenle mekiğe yeni bir mekanizma ekledik. İlk
hareketi mekik yatağında patlatacağımız hidrojenle sağlayacağız. Mekik ilk
hızını aldıktan sonra tüm sistemleri devre dışı bırakılmış olarak menzilden
çıkacak ve bir müddet sonra şu mekanizma sayesinde uçuş sistemi devreye girerek
uçuş protokolünü etkinleştirecek.”
Kerim parmağıyla gerilen bir yayı gösterdi. Devam etti.
“Bu gördüğünüz yay serbest kaldığında şu mandalı itecek ve
sistem kendini kurmaya başlayacak. O andan önce mekik bir göktaşı kadar
manyetik etkilere kapalı kalacaktır.”
“Yay nasıl boşalacak.” Kerim muzip karakterini bastırmaya
çalışarak
“ Bakteriler sayesinde.” dedi. Kaptanın şaşkınlığına zaman
vermek ister gibi biraz bekledi ve konuşmaya devam etti.
“Gemimizin sevgili kedisi feliks bize yardım etti. Feliksin
bağırsağıyla gerilen bu yay, bağırsağın bir müddet sonra çürümesiyle serbest
kalacak ve sistem kendini kurmaya başlayacak. Bağırsağın manyetik menzil
aşılana kadar dayanacağını tahmin ediyoruz. İnsan için çabuk tükenecek yaşam desteği
bağırsakta bulunan bakterileri uzun süre yaşatmaya yetecektir. “
Kaptan yüzünü buruşturdu.
“Umarım çalışır.” dedi. Elindeki kırmızı çantayı mekiğin koltuğuna bıraktı. Mekiğin kapağı kapatıldı. Kerim kaptana dönerek “Kaptan
buradan çıkmamız gerekiyor. Çünkü patlamayı el yordamıyla yapmak zorundayız.”
Kaptan mekik yatağına taşınan mekiğe baktı.
“Dijital çağda hayatlarımızın bir kedi bağırsağına bağlı
olduğunu düşünmek garip bir tecelli. “ dedi.
Kerim’e dönen Kaptan ses tonunu kısarak “ Mürettebatı derin
uyku kabinlerine yerleştirin. Siz de…” sözünü bitiremedi. Derin bir nefes aldı
“Bizi bekleyen şeyin ne olduğunu bilmiyoruz. Bu süreyi siz de uyku kabininizde
geçirin.” dedi. Kerim, Kaptanın kararının nedenini anlarcasına başını eğerek
“Yerinde bir karar.” dedi. Kaptan elini Kerim’in omzuna koyarak “Güvenlik
protokolünün eksiksiz uygulanacağından siz de, ben de emin olmak isteriz. Değil
mi?” dedi. Kerim başıyla tasdik etti.
Kaptan odasına döndüğünde gemide hissedilen titreşimden
mekiğin yola çıktığı anlaşılıyordu. Menfeze yöneldi. Küçük bir beyaz nokta gemiden
uzaklaşmaktaydı. Hayatları mekikteki bakterilerin işlerini tam olarak yapacak
kadar yaşamalarına, bağırsağın manyetik menzili aşana kadar dayanmasına, devreye
giren uçuş protokolünün sorunsuz çalışmasına ve mekiğin üssün radarına
yakalanmasına bağlıydı. Ayrıca o zamana kadar Karakapanın gemiyi yutmamış
olması gerekmekteydi. Kapının güvenlik mandalını indirdi. Kasasından çıkardığı
silahını elinde evirip çevirdikten sonra derin bir nefes bırakarak belindeki
kılıfına bıraktı. Kaptan köşküne oturduğunda menfezden görülen
yıldızdaki dalgalanma manyetik kalkanın devreden çıktığını gösteriyordu.
Koltuğuna yaslanan kaptan artık daha berrak gelen ışık kaynağına kilitlediği
gözlerini ayırmaksızın beklemeye başladı.
Devam Edecek...
Yorumlar
Yorum Gönder